25 Ekim 2014 Cumartesi

Araç Takip Sistemi mi Filo Yönetim Sistemi mi?

Araç Takip Sistemi mi Filo Yönetim Sistemi mi?

Araç Takip Sistemleri pazarında artan rekabet ve hızlı gelişim sektördeki oyuncaları sürekli olarak tetiklemekte, yenilikçi ürün ve uygulamalarla pazar paylarını arttırmaya yönelik hamlaler yapmalarına sebep olmaktadır. Bu durum zaman zaman son kullanıcı ve tüketici lehine durumların ortaya çıkmasına sebep olmakta olsa da zaman da tüketicinin sorularına tam olarak cevap veremeyen, sadece pazarlama argümanı olarak kullanılan fakat toplam faydaya bir katkısı olmayan uygulamaların ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Günümüzde bunun en belirgin özelliği Filo Yönetim Sistemi alanında yaşanmaktadır. Birçok araç takip servis sağlayıcısı Filo Yönetim Sistemi hizmeti sunduğunu iletmekte fakat standart bir araç takip, en iyi ihtimalle de uzaktan CanBus izleme özelliğinden ileriye gidememektedir. Peki, nedir bu Filo Yönetim Sistemi?

Filo Yönetim Sistemi (FMS), Avrupalı Ağır Ticari Araç Üreticileri Mercedes, MAN, Scania, Volvo-Renault, DAF ve Iveco tarafından 2002 yılında geliştirilen, araç üreticisinden bağımsız bir şekilde araç üzerinde uygulamalar geliştirilmesine olanak tanımak amacıyla geliştirilmiş standart bir arayüz olarak basitçe tanımlanabilir. Filo Yönetim Sistemi (FMS) üzerinden aracınızla ilgili, hız, km, devir, aks yükü, soğutma suyu sıcaklığı, yakıt seviyesi, vb. birçok farklı veriler yayınlanmaktadır. 

Yukarıda bahsettiğimiz şekilde Filo Yönetim Sistemi, kavram olarak CanBus izleme özelliğine sahip bir Araç Takip Sistemi'ne işaret etmektedir. Fakat dünya üzerindeki uygulamaları incelediğimizde görmekteyiz ki Filo Yönetim Sistemleri araç filolarına ait birçok verinin aynı anda izlendiği ve yönetildiği FiloVarlık Yönetimi platformlarına işaret etmektedir. Denebilir ki Araç Takip Sistemi, Filo Yönetim Sistemi'nin bir alt başlığı, bir özelliğidir.

İdeal Filo Yönetim Sistemi:

Filo Yönetim Sistemleri'nde olmazsa olmaz bileşenleri saysacak olursak;
  1. Araç Takip Sistemi
  2. CanBus İzleme Modulü
  3. Filo Varlık Yönetimi
Araç Takip Sistemi ve CanBus İzleme Modulü daha önceki birçok yazımızda bahsettiğimiz, sektörel anlamda bilinirliği yüksek uygulamalardır. Fakat Filo Varlık Yönetimi sektörün nispeten yabancı olduğu bir kavramdır. Filo Varlık Yönetimi, filonuzdaki tüm araçlara ait tüm verileri merkezi bir şekilde izlemenize ve yönetmenize olanak sağlayan sistemlerdir. Halihazırda bulunan Araç Takip Sistemi hizmet sağlayıcıları basit şekillerde karşılamaya çalışmaktadır. Halihazırda faaliyet odağında Araç Takip Sistemi hizmetini sağlamak olan Araç Takip Sistemi servis sağlayacıları da Filo Varlık Yönetimi ayağını basite indirgemekte, Filo Yönetim Sistemi hizmeti sağladığını idda ederken Filo Varlık Yönetimi tarafını zayıf bırakabilmektedir. Bu durumda da firmalar genellikle kendi çözümlerini kendileri üretmekte, zaman zaman profesyonellikten uzak fakat çözüm odaklı uygulamalarla yollarına devam edebilmektedir.
uygulamalar daha çok

Peki resmin tamamına baktığımızda nasıl bir Filo Yönetim Sistemi'nden bahsetmek gerekir?

Filo Yönetim Sistemi'nizin aşağıda saydığımız hizmetleri sağlıyorsa şayet gerçek anlamda bir Filo Yönetim Sistemi'ne sahip olduğunuzu söyleyebiliriz.
  • Araç Takip Sistemi olmalı.
  • CanBus izleme hizmeti verebilmeli.
  • Araçlara ait sigorta, kasko, muayene, servis, bakım vb. tüm bilgileri kapsayacak nitelikte olmalı.
  • Lojistik sektöründe ana gider kalemlerinden olan yakıtın CanBus ile tüketimini takip ederken, harcama yönetimi ile çapraz kontrolünü gerçekleştirebilmeli. Yakıt güvenliği için yeni nesil yakıt güvenlik sistemlerine sahip olmalı, yakıt deposu sürekli izlenebilmeli.
  • Yapılan seferi tanımalı, sefer özelinde gider raporu hazırlayabilmeli.
  • Sefer özelinde gelir raporu hazırlayabilmeli.
  • Araçlara ait tüm cari bilgileri bünyesinde barındırabilmeli.
  • Araç sürücülerine dair tüm bilgileri barındırmalı ve hangi seferde hangi sürücünün direksiyon başında olduğunu takip ederek sürücü karakteristiklerini tanımalı.
  • Güzergah, yük, araç, zaman ve sürücü parametreleri ile herhangi bir sefer ve yük için en uygun olacak sürücü-araç kombinasyonunu çıkartabilmeli.
  • Rota optimizasyonu yapabilmeli.

15 Ekim 2014 Çarşamba

Yakıt Güvenlik Sistemleri ve Otomotiv Sektörü

Yakıt Güvenlik Sistemleri ve Otomotiv Sektörü:

Bilindiği üzere otomotiv sanayi, mühendislik yoğun, üst seviyede kalite kontrol prosedürlerine sahip, dünya üzerinde uzay ve havacılık sanayinden sonra gelen en titiz sektör olarak ön plana çıkmaktadır. Özellikle insan hayatıyla birebir ilinti olması ve üst seviyedeki rekabet sebebiyle otomotiv sektörü, hatanın çok fazla tolere edilebileceği bir sektör değildir. Otomotiv üreticileri ve tüm tedarikçikleri, bu özel durumun gereklerini yerine getirebilecek donanımda olmak durumundadırlar.

"Otomotiv sanayi, uzay ve havacılık sanayinden sonra gelen en titiz sektör olarak ön plana çıkmaktadır."

Bir aracın tasarımı, validasyonu ve üretimi esnasında çok farklı mühendislik disiplinlerinin paylaşım içinde olduğu bir çalışma ortamı  oluşturulmakta, elektronikten mekaniğe, malzeme biliminden motor teknolojisine kadar geniş bir yelpazedeki profesyoneller sıkı bir iş planı içerisinde hedefe ulaşmaya çalışmaktadırlar.

Diğer taraftan, otomotiv tedarikçileri de bu süreç içerisinde yer almakta, özellikle otomotiv sektörü için olmazsa olmaz olan, ISO TS 16949 teknik spesifikasyonunun gereklerini yerine getirmek için ciddi mesai harcamaktadırlar. ISO TS 16949 otomotiv sektörünün anayasasıdır ve kalite yönetim sistemlerinin sürekli geliştirilmesini, hatalı parça oranının düşürülmesini ve tedarik süreçlerinde sürekli iyileştirmeyi hedef alır. Kısacası ifade edecek olursak, otomotiv sektöründe araca takılacak her parça ISO TS 16949'un şartlarını yerine getirmekte olan bir firmada üretilmiş olmak zorundadır. Aksi halde orjinal ekipman üreticisi olan otomotiv üreticisi firmaların sözkonusu parçaları araçlarına takması sözkonusu olamaz.

Otomotiv Üreticileri Aracın Tamamına Çok Farklı Testler UygulamaktadırOrjinal Ekipman Üreticisi -OEM- olarak ifade ettiğimiz araç üreticilerine parça veya sistem tedarik eden firmalar, sözkonusu parça veya sistemin validasyonu için zorlayıcı şartlar altında testler gerçekleştirmektedir. Parça veya sistem özelinde tüm bu testler gerçekleştirilirken, OEM tarafından da aracın tümünün validasyonu için yine çok zorlayıcı koşullar altında testler gerçekleştirilmekte ve araca ait tüm detaylar titizlikle incelenmektedir. Diğer taraftan, parça veya sistemin tüm testleri başarıyla tamamlaması önemli olduğu kadar bunu sağlayacak firmanın da tüm operasyonlarının güven verir ve daha da önemlisi, sürdürülebilir olması gerekmektedir. Yani bir firmanın işlevlerini yerine getiren bir parça veya sistemi üretebiliyor olması kadar, bunu sürdürebiliyor olması da çok önemli bir kriterdir. Bu sebeptendir ki OEM tedarikçisinin sadece tasarım, üretim, kalite kontrol gibi departmanlarını denetlemekle kalmaz finans, tedarik zinciri yönetimi, insan kaynakları gibi ürün kalitesi ile ikinci dereceden ilintili departmanları da denetler ve sürekli iyileşmeleri konusunda zorlayıcı olur. Söylemekte fayda var ki OEM'ler, birçok durumda Tier 2 olarak ifade edilen tedarikçisinin tedarikçisini de denetlemekte ve tedarikçisinin kaliteli yarımamulü sürdürülebilir bir şekilde temin edebileceğinden emin olmak istemektedir.

"...bir firmanın işlevlerini yerine getiren bir parça veya sistemi üretebiliyor olması kadar bunu sürdürebiliyor olması da çok önemli bir kriterdir."

Otomotiv sektörü için hal böyleyken, aftermarket olarak ifade ettiğimiz yedek parça sektöründe
Araç Validasyon Testinden Bir Kesitdurum ne şekilde ilerlemektedir? Yedek parça sektöründe bir taraftan orjinal yedek parçalar pazarda yer almaktayken, diğer taraftan yan sanayi olarak tabir edilen, otomotiv üreticileri nezdinde herhangi bir validasyona sahip olmayan parçalar da pazarda yoğunlukla bulunmaktadır. Özellikle fiyat avantajı sağlayan sözkonusu sistemler, OEM tarafından herhangi bir onaya sahip olmadığından sözkonusu parçanın çalışma ortamında birlikte çalıştığı parçalarla uyumu yada ortam koşullarına karşı gösterdiği reaksiyon tamamen bir muamma olarak kalmaktadır.Özellikle ülkemizde, herhangi bir mesnete dayalı olmayan, tamamen gözlemsel veya sezgisel yöntemlerle parçanın herhangi bir sıkıntı çıkarmadan çalışacağı öngörülmektedir. Fakat unutmamak gerekir ki otomotiv sektörü, araç üzerindeki en basit bir civatanın bile kaç Nm tork ile sıkılacağına kadar detaylı bir mühendislik çalışmasının olduğu, ciddi bir sektördür. Kaldı ki bir binek araç düşünüldüğünde, motor hariç toplamda 15.000 kalem parçanın sorunsuz bir şekilde tedarik edilip birşleştirilmesi ancak ciddiyette gerçekleştirilebilecek bir durumdur.

"...otomotiv üreticileri nezdinde herhangi bir validasyona sahip olmayan parçalar da pazarda yoğunlukla bulunmaktadır."

Peki Yakıt Güvenlik Sistemleri özelinde durum nedir? Yakıt deposu gibi, araçta kritik bölge olarak nitelendirilen bölgelere uygulanan bu ürünler nasıl bir tasarım, validasyon ve üretim prosedürlerinden geçmektedir? Bu noktada belirtmek gerekir ki pazarda aktif olarak yakıt hırsızlığını önlediğini idda eden sistemlerden hiçbiri, maalesef ki bırakın ISO TS 16949'un gereklerini yerine getirmiş bir organizasyonun içerisinden çıkmamaktadır.Hatta daha da vahimi, bir mühendislik disiplininde tecrübe sahibi olmamış, mühendislik formasyonuna sahip olmayan firmalar tarafından üretilebilmektedir.

Yukarıda bahsettiğimiz, kritik bölge olarak tanımlanan bölgelerde kullanılan bu ekipmanlara nasıl güvenecekseniz? Halihazırda otomotiv üreticileri konuyla ilgili bir çözüm sunmazken, pazarda aktif olan yakıt güvenlik sistemi aracınız için uygun bir ekipman olacak mı?

Bu noktada, ürettikleri ürünlerle ilgili üreticilere sormanız gereken ve deklare etmesini istemeniz gereken genel noktalar aşağıdaki gibidir;
  • Ürünün tasarım kriterleri nelerdir?
  • Ürünün bir DVP'si mevcut mudur? (DVP: Design Verification Plan - Yapılan Tasarımın hangi şartlar gözönünde bulundurularak yapıldığını ve ürünün bu şartları karşılayıp karşılamadığının kontrolünde kullanılan tasarım validasyon planı)
  • Ürün seri üretime geçmeden önce hangi testlerden geçmiş, test sonuçları neler?
  • Ürünün tasarımı esnasında malzeme tercihi nasıl yapılmış? Malzeme seçim kriterleri neler?
  • Üretimle ilgili nasıl bir kalite kontrol prosedürü işletilmekte? Üretimden çıkan tüm ürünlerin aynı seviyede olmasını sağlamak için neler yapılmakta?
  • Ürün hangi standartları karşılamakta, hangi regulasyonlara tabi? 
Yukarıda ilettiğimiz sorular ve türevlerine karşı alınan cevaplar, ürün hakkında genel bir kanının oluşmasını sağlayacak, daha da önemlisi üretici firmanın otomotiv şart ve gereklerini yerine getirecek kapasite, eğitim, tecrübe ve kültüre sahip olup olmadığı noktasında size fikir verecektir. Elbetteki tüm işletmeler karlılığını arttırmak ve sürekli ilerlemek için faaliyet gösterirler. Özellikle satış ve pazarlama ekipleri, kendilerine verilen hedefleri tutturmak için ciddi bir emek ve mesai harcalar. Fakat bu, pazarlama aktivitileri esnasında herhangi bir dayanağı olmayan, pozitif argümanlarla desteklenmeyen, tamamen hayal mahsulü ve müşterisi olan sizleri manipüle edecek şekilde davranılması gerekir demek değildir. Bu sebeple, özellikle bir yakıt güvenlik sistemi tedarik etmeniz sözkonusu olduğunda iletişime geçtiğiniz firma temsilcilerinin; sıradan bir satış personeli terminolojisiyle mi konuştuğu, yoksa otomotiv sektöründe olduğunu gösterir şekilde mühendislik terminolojisini kullanan bir satış profesyoneli mi olduğu çok önemlidir.

Unutmayın, otomotiv ciddi bir iştir ve ciddi bir teknik bilgi ve tecrübe birikimi gerektirir.

9 Ekim 2014 Perşembe

Akaryakıt Fiyatları ve Yakıt Hırsızlığı

Akaryakıt Fiyatları ve Yakıt Hırsızlığı



Günümüzde, siyah inci olarak adlandırılan petrol dünyanın en hızlı tükenen ve aynı hızla değerlenen bir enerji kaynağı olarak göze çarpmaktadır. Petrol fiyatlarındaki artışlar doğal olarak pompaya yansımakta ve Türkiye gibi petrol rezervleri açısından fakir ülkelerde akaryakıt fiyatlarının artmasına sebep olmaktadır.


Dünya Petrol Rezervleri ve Dağılımı
Dünya Petrol Rezervleri ve Dağılımı
Akaryakıt fiyatlarındaki bu sürekli artış, hususi araç kullanıcılarından çok lojistik vb. sektörlerde iş yapan firmaları vurmakta, her geçen gün maliyetlerinin artmasına sebep olmakta ve özellikle firmaların ülke dışındaki rekabetlerinde ellerinin zayıflamasına sebep olmaktadır. Firmaların ana gider kalemi olan akaryakıttaki bu tutarsız durum firmaların cesaretini kırmakta, risk alma noktasında çekinik davranmalarına neden olmaktadır. Yaygın olarak gözü kara diye nitelendirilebilecek ülkemiz firmaları bu noktada gözü kara davranmaktan ziyade güvenli limanlarda kalmayı tercih etmek zorunda olabilmektedirler.



Yıllara Göre Petrol, Benzin ve Motorin Litre Fiyatları
Yıllara Göre Petrol, Benzin ve Motorin Litre Fiyatları































Diğer taraftan akaryakıt fiyatlarındaki artış sebebiyle diğer gider kalemlerini kısmaya çalışan firmalar bakım ve personel giderleri konusunda tasarruf etmeye çalışmakta, bilinçsiz tasarruf çalışmaları neticesinde kısa vadede sonuç alınsa bile orta ve uzun vadede kronik problemlerle ortaya çıkmaktadır. Bilinçsiz tasarruf aktiviteleri neticesinde özellikle araçların emanet edildiği sürücülerin eğitimlerine yeteri kadar özen gösterilmemektedir. Bu da yüksek yakıt tüketimi, yada aracın servis maliyetlerinin artmasına sebep olmaktadır. Diğer taraftan bir diğer bilinçsiz tasarruf aktivitesi olarak firmalar araçlarının bakımları konusunda ödün verebilmekte ve bu durum da orta ve uzun vadede araçlarla ilgili daha büyük problemlerin oluşmasına, aracın efektif ömrünün kısalmasına sebep olabilmektedir.


Dünya Petrol Fiyatları Sıralaması
09/06/2014 Verilerine İstinaden Türkiye, 160 Dünya Ülkesi
İçerisinde En Pahalı Akaryakıtı Kullanan 9. Ülkedir

Tüm bunların dışında firmalar araç takip sistemleri gibi sistemler vasıtasıyla araçlarını takip etmekte, rota optimizasyonu gerçekleştirmekte, CanBus sistemleri ile yakıt tüketimlerine dair verileri gerçek zamanlı olarak izleyip kaydederek yakıtlarından maksimum verimi almaya çalışmaktadır. Fakat ne yazık ki gerek dış ortamdan gerekse iç ortamdan araçların yakıt stoklarına gelen ciddi tehditler olmakta ve bu durum firmalar için önemli bir sıkıntı oluşturmaktadır. Örneğin ağır vasıta özelinde ortalama max. yakıt stoğu 700lt mertebesindedir ve güncel rakamlarla hesapladığımızda bu 3.500,00TL gibi bir rakama tekabül etmektedir ki bu durum da yakıt hırsızlarının iştahını kabartmakta ve araçta bulunan yakıtı muhtelif yollarala ele geçirmeye çalışmalarına sebep olmaktadır.

Yakıt hırsızlığı konusunu temel olarak iki başlık altında incelemek yerinde olacaktır.

Dış Çevreden Gelen Yakıt Hırsızlığı Tehditleri: 

Sözkonusu tehdit neticesinde gelen saldırılar genellikle adi hırsızlık olarak gerçekleşmekte, ve özellikle gece saatlerinde, araç park halindeyken yakıt depo kapağının sökülmesi ve bir transfer pompması yardımıyla hızlıca içerideki yakıtın tahliye edilimesi şeklinde gerçekleşir. Adi hırsızlık olduğundan süreklilik arzetmeyen ve zaman zaman medyada da karşılaştığımız klasik mazot hırsızlığı haberlerine konu olan durumlardır. 

İç Çevreden Gelen Yakıt Hırsızlığı Tehditleri:

İç çevreden gelen yakıt hırsızlığı tehditleri adi hırsızlıktan farklı olarak daha nitelikli bir hırsızlık çeşididir. Zamana yayılmış, küçük hacimlerde gerçekleşen hırsızlık şeklidir. Özellikle araca ulaşımı olan, iç çevre mensubu kimseler tarafından gerçekleştirildiğinden dikkat çekmez. Özellikle bizim toplumumuz gibi ikili ilişkilerde samimiyetin ön plana çıktığı, şüphecilikten uzak bir yapı olduğundan firma sahipleri/yöneticileri yada ilgilileri tarafından farkedilmesi zor bir durumdur. Fakat toplam zarara bakıldığında adi hırsızlık sonucunda oluşan zarardan çok daha fazlasının meydana geldiğini söylemek mümkündür şöyle ki; 700lt hacime sahip bir depodan her akşam çekilecek 30lt yakıt çıplak gözle çok farkedilmemekle birlikte ayda 900lt gibi bir toplam yakıtın çalınması anlamına gelmektedir. Bu durumun önüne geçmenin de en kolay ve mantıklı yolu CanBus özellikli Kaan Elite Can tarzı ürünler kullanmak olacaktır. Çünkü bu noktada sadece CanBus bilgisi veren araç takip sistemleri de yeterli olmayacak, depo kapak pozisyonunun izlenmesi ve kayıt altında tutulması önemli olacaktır.

Lojistik sektöründe faaliyet gösteren firmalar için karşı karşıya kaldıkları genel durumun özeti yukarıdaki gibi olup özellikle mazot güvenliği konusunda hangi tehdite karşı ne şekilde önlem alınılması gerektiği konusu esas itibariyle ortadadır.